Dizi izleyiciyi mükemmel bir gerçeklikle 8. Yüzyıla götürürken, tarihi ve geçmişte kurulan uygarlıkları merak eden izleyicileri büyük bir maceraya sürüklüyor. Barbar olarak bilinen Vikinglerin aralarına girdiğimiz, yaşamlarından kesitlere şahit olduğumuz, savaşlarında kendimizi en önde savaşıyormuş gibi hissettiğimiz bir diziye şahit oluyoruz. Genellikle efsanelere konu olan ve üzerlerine birçok kitap yazılan, birçok film çekilen bu barbar topluluk; haklarında birçok kez yazıldığı gibi geldikleri yerleri yakmaya, yağmalamaya ve karşılarına çıkan her şeyi yıkmaya devam ediyorlar.
Mitolojilere, destanlara ve medeniyette birçok ilerlemeye sahip İskandinavların atalarının gerçekten barbar Vikingler mi olduğu konusu izleyicilerin akıllarını kurcalıyor. Barbar bir topluluk oldukları için ilerledikleri yerlere kan ve vahşeti de götüren, yağmacılıkla birçok yerleşim yerini talan eden bu topluluğun yaptıkları; ölüm korkularının olmamasıyla açıklanıyor. Vikingler gelenekleri gereği savaşçı bir topluluk ve savaşarak ölmenin dünya üzerinde en onurlu ölüm şekli olduğunu düşünüyorlar. Bu yüzden savaşlarda öne atılmaktan çekinmiyor, etraftan gelecek bir kılıç darbesinden korkmuyor ve bir an önce işlerini tamamlamaya çalışıyorlar. Ölümden zerre kadar korkmayan Vikingler, çocukluktan beri korkusuz yetiştiriliyorlar. Öyle ki geleneklerinde yer etmiş ve 7 yılda bir düzenlenen bir ayinde kendi aralarından seçtikleri 7 kişiyi kurban ediyorlar.
Yaşamı boyunca birçok savaş görmüş savaşçı Ragnar Lothbrok ve oğlu Bjørn’un maceraları, savaşları ve yaşamlarının anlatıldığı dizi bazı bölümlerde Viking kültürünü başarılı bir şekilde işleyerek izleyiciyi hikayeye bağlıyor. Ragnar’ın basit bir çiftçiden, büyük bir konuma yükselmesine; bu yolda feda ettiklerine ve kararlılığına tanık oluyoruz. Ragnar’ın hep yanında olan kardeşi Rollo’yu da bu maceralarda ön planda görüyoruz. Rollo ile denizlere açılan ve büyük bir bilinmezliğe doğru yol alan Ragnar her zaman güvenebileceği bir dostun varlığıyla daha da güçlü hissediyor.
Yorumlar
Yorum Gönder